Friday 30 May 2014

Yeni Soma Olmasın! Peki Ne Yapmalı?

5-6 sene önceydi. Şantiyede çalışırken haber geldi, diğer şantiyemizin kapatıldığı haberi. Öğrendik ki bir işçi, sıvacı, sıva yaparken 2. kattan düşüp hayatını kaybetmiş. Çok üzüldüm gerçekten de. Sonradan  öğrendiğim kadarıyla bu sıvacı işçi kendisine defalarca yapılan uyarılara aldırmadan, 'Bana birşey olmaz!', 'Emniyet kemeri ile çalışamıyorum!' diyerek kemer takmayı reddediyormuş. Emniyet kemeri olsa, hayatı kurtulacaktı halbuki. Yazılan cezalar da hep proje müdüründen geri dönüyormuş. Gerekçe 'Adam çok iyi sıvacı ve işini de iyi yapıyor. Bırakın istemiyorsa takmasın!' Durum böyle olunca İSG sorumlusunun elinden de çok fazla birşey gelmiyor. Sahadan uzaklaştırmalarına rağmen adam bir şekilde gelip devam ediyor işine her gün. Sonuç: 2. katta düşüp ölüyor ve iki çocuğu ve eşi perişan vaziyette kalıyor. Suç kimde burada? İşçi suçlu diye düşünmeyin. Evet suçlu ama tek suçlu değil. O işçi sahadan uzaklaştırılsa, hatta işsiz bırakılıp memleketine geri gönderilse parası olmasa da hayatı olurdu. Bence asıl suçlu o cezaların verilmesini engelleyen proje müdüründe.Maksat sadece iş yürüsün, ilerlesin bir şekilde olunca, insan hayatının da bir değeri kalmıyor bunların yanında.

Gelelim konumuza: Kesinlikle yeni Soma olmasını istemiyorum. Hiç kimsenin de istediğini sanmıyorum. Yalnız istememekle gereğini yapmak arasında, konu Türkiye'deki uygulamalar olunca, dağlar kadar fark olabiliyor. Milyonda bir, hatta o kadar değil de binde bir ihtimali olan bir kaza için bile sürekli önlem almak demek işverenlerin gözünde bunun için ayırması gereken bütçe kadar değerlidir ne yazık ki. Pek çok işveren için İSG giderleri tamamen fazladan harcanan para olarak görülüyor. Devlet de büyümeye çalışan çocuk misali ''Büyüyelim de, neye malolursa olsun!'' mantığıyla hareket ediyor. En tepedekiler böyle hareket edince de daha Soma'nın acısı çok tazeyken o ünlü Ağaoğlu'nun 1453 projesinde, hem de İstanbul'un fethinin yıldönümünde, 2 işçi iş kazası sonucu hayatlarını kaybetti.

Sorunlar, sorunlar, sorunlar. Peki çözüm? Çözüm var aslında. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Alo 170 hattı var. Özellikle mobbing konusunda şikayet noktası burası. Yalnız iş güvenliği konusunda da şikayetleri iletip kontrol ettirebiliyorsunuz. Kötü yanı sizin şecerenizin kontrol edilmesi ve bilgi olarak istenmesi. Bununla ilgili çalışıyorum. Şikayet eden kişinin kimliğinin gizli kalabileceği bir sistem getirilmeli. Aksi takdirde kendi işyerinizi şikayet ettiğinizde bu şikayet size işten atılma olarak geri dönebilir. Çünkü şikayeti yaptığınızda öncelikle şikayet edilen yeri/kurumu değil, sizi soruşturan bir sistem var. Buna karşılık ise çözüm kendi işyerimizde olan iş güvenliğiyle ilgili sorunları arkadaşlarımıza iletip onların bu sorunları şikayet etmesini sağlamak. Bunun ciddi anlamda önemsenmesi ve "Kimi kime şikayet ediyorsun?", "Zaten birşey değişmeyecek ki!" diye bir yaklaşıma girilmeden takip edilmesi şart. Bu şekilde Çok fazla şikayet gittiğinde, ki bu aramaların hepsi kayıtlıdır, gözardı edilemez duruma gelecek.

Burada önemli olan bizim yaşam hakkımıza sahip çıkmamız herşeyden önce. Biz yaşam hakkımıza, güvenli koşullarda çalışma hakkımıza sahip çıktığımız sürece işveren de kendi üstüne düşen görevi yerine getirecek ve böylece işler güvenli bir şekilde yapılabilecek.

No comments:

Post a Comment