Wednesday 17 June 2015

Metrobüse Binme Olimpiyatları

Devir metrobüs devri. Karayolunda tamamen izole şeritlerde giden normalden nispeten daha uzun otobüslere metrobüs demişiz. Böylece de metrobüsümüz olmuş. 

Hem de İstanbul'un en aktif hattında: E5 ya da yeni adıyla D100 karayolunda Beylikdüzü'nden Anadolu yakasındaki Söğütlüçeşme'ye kadar gidiyor. 

İETT'nin kendi sitesine göre günlük 800.000 yolcu biniyor bu metrobüse. Diğer bilgiler daha netken burada yuvarlak sayı verilmesi bana biraz daha fazla olduğu izlenimini vermiyor değil hani. Biraz araştırmak lazım.. 

Şimdi şehrin ana arterinde gitmek istiyorsanız bu hattı kullanmak isteyen diğer yüzbinlerce insanla da aynı hattı kullandığınızı unutmamanız gerekir. Sabah ve akşam, özellikle mesai saatleri öncesinde bu hatlarda insanlar binmek konusunda oldukça zorlanabiliyor. Biraz bu konuya değinme

Tabii devir değişti. Artık metrobüsümüz var. Aranızda metrobüsü kullanmayan var mı? Her insanın hayatında en az bir kere binmesi gerekiyor bence metrobüse. Müthiş bir deneyim çünkü. Resmen hayatta kalma savaşı veriyorsunuz. Hele de yanınızda kız arkadaşınız varsa. Off off.. O zaman durum daha bi vahim. Onu kollarınızın arasına alıp korumanız lazım. Arkanızda değil de, önünüzde tutarsınız. Kollarınızla iki tarafından dokunmaları engellemeye çalışarak. ‘’Çekilin, çekilin, kız arkadaşımla geliyoruz!’’ der gibi bazen..

Durum bazen çok ilginç de olabiliyor, yanınızdaki kız arkadaşınız kız arkadaşınız değil de normal arkadaşınızsa. O zaman bi samimi olmadan koruma çalışmaları oluyor. İşler iyiden iyiye karışabiliyor.. Bir yandan onu korumaya, kollamaya çalışırken diğer taraftan da çok samimi olmamaya çalışıyorsunuz. Hani yanlış anlaşılmamak için, başka amacımız yok :D

Evet, şimdi de metrobüse binme yöntemlerine gelelim J Mesela Zincirlikuyu’da akşam mesai bitiminde, 17.30-19.00 arasında:

Bir kere sakın ha önlere gitmeyin. Arkalarda durmak lazım. Yani 3. Ya da 4. Metrobüse binmeye çalışılır. 
Kapıya denk gelmeye sakın ha çalışmam.
En önde durabileceğiniz bir yerde dururum.
Otobüslerin hepsinin boyu aynı uzunlukta olmadığı için her yere denk gelebilir kapının yeri. Bir sonrakine gelince farklı bir yerde duruyor çünkü. Araba gelirken kapının yaklaşık nerede duracağına hesaplayıp ona gore saga ya da sola azıcık daha yanaşırım. J
Metrobüs tam geldiğinde de son bi adım ile kapıya en yakın yere doğru hamlemi yaparım. Malum, oturmak için akıllı davranmak lazım. Ya da insanları itip kakmak. Onu yapamayacağım için ben de aklımı kullanıyorum işte.
İçeri girince de, şuraya ya da buraya oturayım diye düşünmeden doğrudan ilk bulduğum boş yere otururum. Bu arada otobüslerde en arka en fazla boş koltuğun bulunduğu yer olduğu için daha çok arkalara yanaşırım J Bu arada ters oturmayla sorununuz yoksa öncelikle onlara hamle yapabilirsiniz. Ne de olsa onlara insanlar en son oturmak istiyor. Ve otobüs ani fren yaptığında hiçbir şekilde keyfiniz bozulmaz J

Bu arada unutmayalım, tek amaç oturmak J

Bir de metrobüste arkadaş olmalar var. Elinde telefonunla oynamak istemezsen, kitap okumak istediğinde de uykun geliyorsa ya karşına bakarsın, ya da yanındakiyle sohbet edersin. Hele sohbet güzel de gidiyorsa, değme keyfine. Yalnız sonra ineceğin durağa gelince birden inmeye davranırsın. O kişinin telefonunu dahi almadan. Daha sonraki birkaç gün, belki hafta da o kişinin daha once bindiği durağa gidip tekrar binmesini beklemekle geçer.. Ve o kişi genelde de binmez.. J

Daha birkaç gün once başımdan geçen bir anektodun sırası şimdi. Otobüsün arka tarafında ters oturuyorum. Iki kız bindi arkadan. Biraz ilerleyip yer bulamayınca yanımda dikilmeye başladılar. Bense kitabımla meşgulüm o sırada. Ama kulak da veriyorum konuşmalarına. Bir yerde kızlardan biri diğerine

-Biraz daha arkaya gideyim mi?  dedi.
Diğeri ise: 
-Ne var arkada? dedi.
Öteki:
-Yaslanacak yer.

No comments:

Post a Comment